Self=Kendim yada Ben=Kendim veya Benlik=Özbenlik
Self deyince hepinizin aklından mutlaka selfie geçmiştir. Bu fenomen aslında ilk egoizm gibi görünebilir fakat bence kişinin kendi kendine yetmesine vesile olan ilk adımdı.
Kendi kendime gezebilirim, birinin benim fotoğrafımı çekmesine ihtiyacım yok ya da zaten kimse beni benim kadar güzel çekemez. Neden mi sabırlı olup benim en iyi görüneceğim pozu bilemez ama BEN bilirim. Ve yine Ben kendimde neleri sevdiğimi bilirim, neleri sevmediğimi de bilirim, nelerin bana iyi gelmediğini bilirim, nelerin
sağlığıma zarar verdiğini bilirim, hobbylerimi bilirim, fobbylerimi bilirim, en sevdiğim mekanları, en sevdiğim yemeği, en sevdiğim tatil şeklini ve nasıl bir sevgi dilim olduğunu da bilirim. Peki o halde neden kendimize iyi davranmıyoruz, çünkü hiç kimse kendine gerçekten zaman ayırıp neleri sevdiğini, neleri sevmediğini, neyin kendisine iyi gelip neyin gelmediğini düşünmek için ZAMAN ayırmıyor. Hep acelemiz var, hep yetişmemiz gereken manasız işlerimiz var asıl önemli olan biziz bunu gözden kaçırıyor ve kendimizi ihmal ediyoruz.
Self=Kendim yada Ben=Kendim veya Benlik=Özbenlik
Bunları okuyan tüm güzel insanların kendine şu soruyu sormasını istiyorum. Kaçınız kendine zaman ayırıp hayattan ne beklediğine dair düşünüp yol planı çizdi ya da ezbere istenen ruh eşinin nasıl olmasını detaylı düşünüp yazdı. İş hayatında başarılı olmak için nerde yanlış yaptığını keşfetti. İinsanların size sevgi ve saygıyla yaklaşması için kendi öz benliğine yöneldi. Bunların hepsi KENDİmize yönelmenizle olur. Peki, nasıl olacak bu kendi kendimizi keşfedip yolculuğa çıkmak. Kendi kendimize nasıl kendimizi iyileştirebilir, mutlu olabilir, başarıyı, huzuru, aşkı bulup, hayatın verdiği tüm ipuçlarını keşfedip yaşamımızı güzelleştirebiliriz. Adım adım ele alalım.
Birinci Adım Kendini Aynalama:
Bu çalışmanın asıl amacı kendimizle yüzleşmektir. Ne kadar cesursunuz bunu yapmak için hazırmısınız. Nelerinizi göreceksiniz ayna karşınına geçinde ne kadar dürüst olacaksınız ve ne kadar kendinsin, ne kadarı dayatma, ne kadar
kendine yabancısın ya da kendine tanıdık mısın? Şimdi bunları keşfetme vakti. Öncelikle lütfen bir aynanın karşına geçin ve kendinize bakın ama iyice bakın derinlere ulaşana kadar kendinize uzun uzun bakın ta ki şefkat besleyene kadar (şefkat=sevgi). Derin nefesler alın ve verin. Önce ayna da gördüğünüz kişinin görüntüsü yaşadığınız duygu durumlarını taşıyor mu? Kendinizle uyum içinde misiniz? Ardından sıralayın öncelikle bedenen kendinizde sevdiğiniz noktaları sıralayın yüzünüzde sevdiğiniz noktaları sayın sonra bedeninizdekileri dürüst ve açık olun. Kendinizi ne kadar sevip sevmediğinizi az çok anlamaya başlamadınız ya da ne kadar benliğinizi unuttuğunuzu. Bu sonuçların ne kadarı sizi mutlu etti. Neleri değiştirmek istiyorsunuz artık kendinizde belirlenmeye başlamıştır. Lütfen artık sevmediğiniz ve rahatsız olduğunuz her şeyi tek tek yazın. Şimdi ise daha üst aşamaya geçiyoruz.
İkinci Adım Kendi Farkındalığın:
Artık benliğinizde neleri sevip sevmediğinizi bildiğinize göre nedenlerini bulmaya ve fark etmeye geldi. Ne kadar farkındasınız benliğinizin, Yüksek Benliğinizin, Öz Benliğinizin…Kendimizle uyum, empati ile yakından ilişkilidir. Empati kurarak iletişim kurduğunuz kişilere nasıl yaklaşmanız gerektiğini kestirebilirsiniz, bu yöntemi kendimiz içinde uyguluyoruz. İsteklerimizin altında yatan sebepleri anlayabiliriz. Kızgınlıklarımızdan başlayalım neden sinirlisiniz sorun kendinize, gerçekten bu olayları yaşamanıza mı kızıyorsunuz yoksa verdiğiniz tepkinin yetersiz bulduğunuz ve kendi hakkınızı koruyamadığınız için bütün bu öfke! Genelde tüm kızgınlıklarımız verdiğimiz tepkilerinin yetersiz bulduğumuz içindir. Tek kızgınlığımız kendimizedir. Hakkımızı öz benliğimizi, değerlerimizi koruyamadık diyedir. O zaman artık kendi saçma kurallarımızın altında esaret yaşamayı bırakıp yep yeni bir öz benlik anayasası yazmaya geldi. Kendimize vermemiz gereken özel ilgiyi gösterip listeye başlıyoruz.
BEN; nelerimi sevip korumalıyım, doğru ve yanlış nedir benim için, inançlarım nedir, ailemle iletişimim nasıl olmalı, ilişki anlayışım nedir, dostluklarım nasıl olur sınırım nedir diye soru ve cevaplarla yep yeni bir BEN’lik yasası oluşturuyoruz. Bundan önce doğuştan gelen aile, arkadaş çevresinin bize dayatmalarıyla olan yalancı bir versiyonu yaşadık sorgulamadan. Sıfır seçim hakkıyla değerlerimiz yargılarımız verildi bizde manasızca savunduk kimimize uydu bunlar kimimize oturmadı. Bu yargılar içimizde çatışmalara neden oldu. Benliğimize, mutsuzluk getirdi, umutsuzluk getirdi. Tatsız, tuzsuz geçen yıllar ve kendimizle savaşla devam etti bu süreç. Artık kendinize zaman ayırıp nelerin bizi biz yaptığını bulmaya yeni ve asıl versiyonunuza kavuşma halidir farkındalık. Mükemmel bir dönüşümdür. Geriye alışkanlıklarımızdan ve vesveseleri nasıl yöneteceğimiz son evreye geldik.
Üçüncü Adım Kendinle İletişim:
Bu adımda değişim sürecinde olduğumuz için bizi korumak amaçlı bilincimiz sürekli uyarılarda bulunur. Emin misin eskiden böyle yapmazdın bence saçma gibi bahaneler savuracaktır. Size iyiydik biz eskiden gibi üşengeç fikirler verecektir. Unutmayalım ki şekeri bile bırakmaya karar verdiğinizde bilinç size neler yapıyor. İçtiğiniz kahvenin tadından zevk almadınız, çay size hiç o kadar tatsız gelmemişti ya Türk kahvesi nasıl acı sert geldi ama 2 hafta sonra sizin kararlı olmanıza karşın mücadeleyi bırakan bilinç yeni alışkanlığınızı kabul eder ve isteseniz bile şekerli içtiğinizde tadı çok kötü gelir. Yeni kararlar ve alışkanlıklarda bu şekilde çalışır önce bilinçaltının kabul ettiği değişimle bilinç ezbere yaptığı eylemler için savaşır. Siz direnç gösterip devam ederseniz yeni kararları uygulamaya onlar sizin yeni versiyonunuza dönüşür. Beyin kendini 21 günde yeniliyor ve değişimlerin sisteme girmesi için sürekli olumlalar yazmalı ve okumalısınız. Mesela;
- Her gün her yönden her bakımdan daha iyiye gidiyorum.
- Her gün her bakımdan kendime olan hâkimiyetim artıyor.
- İyileşme yolunda iyileşiyorum.
- Kendimi kabul ediyor ve destekliyorum.
- Kendimi seviyorum.
- Seviliyorum ve destekleniyorum.
- Yüksek benliğimin aydınlattığı yolda yürümek için hayatımı değiştirme hakkına sahibim.
- Artık işime yaramayan eskiyi kolaylıkla bırakabiliyorum.
Bu olumlamalar değişiminizi destekleyecektir. Şimdi birde iç sesimiz vesveselerle olan sınava sıra geldi. Bazı duygular görmezden geldikçe yükselir içimizde ve iyice sarmalar sarar bizi nefes alamayacak duruma getirir bizi işte bu zamanlarda neler yapacağız. Mini bir benzetme yaparsak şöyledir duygular. Kötü niyeti yoktur sadece bizi korumak için abartırlar duygu durumlarımızı. Görmezden gelince de çılgına dönerler tıpkı parkta oyun oynayan bir çocuğun annesine seslenmesi gibi ilk kısık bir tonla anne sonra anneee, sonra anneeeeeeeee en son ANNEEEEEEEEEEEEEE !!!!! der ve başarır annenin dikkatini çekmeyi. Mutlu sondur bu. Duygularımızda çocuk gibi bak sana haksızlık yaptı bunu de şunu yap gibi birçok senaryolar size kurdurur ve siz ona teslim olursunuz. Böyle durumlarda ne mi yapmalıyız. Durun ve gözlerinizi kapatın ve sizi saran duygunun sizi sarmasına izin verin ve sorun kendinize neden bu kadar önemli bu konu? , bana dersi nedir? , ne yapmam gerekiyor? …. Uyarılar için iç sesinize teşekkür edin ve sizin için doğru olanı yapmaya başlayın. Biranda o sizi sarmayalan yok edici duygunun nasıl gittiğine inanamayacaksınız. Uyarıları görmezden geldikçe mutsuzluğa ve kaygıya teslim olursunuz. Her zaman kendinizle iletişimde olun kendinizi görmezden gelmeyin en doğru iletişim duygularınızla yüzleşmektir.
Sevgiler
Pınar Erdoğan