Gelin-kaynana ilişkisi nasıl olmalı? Gelin ya da kaynana hep alttan mı almalı? Anlayış göstermesi gereken taraf hangi taraf? Prof. Dr. Nevzat Tarhan anlatıyor…
Gelin kayınvalide kavgaları her ailede yaşanmasa da kültürümüze yerleşmiş gerçeklerden biri. Öyle ki bu kavgalar zaman zaman evlilikleri bitirir hale getirebiliyor.
Peki gelin ve kayınvalide arasındaki ilişki nasıl olmalı?
Gelin hep alttan alıp, anlayışla mı yaklaşmalı?
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Evlilik Psikolojisi” isimli kitabında konuyu ayrıntısıyla ele alıyor.
Gelinin kayınvalidesinin her istediğini sorgulamadan yapması, her çıkışını huzursuzluk olmasın diye alttan almasının kendisine zarar verdiğine dikkat çeken Rektör Tarhan idare edenin bir süre sonra idarelik olacağını vurguluyor.
Kitabında Tarhan;
“Geleneksel yapıya salip ailelerde kız çocukları “İdareci ol, aman alttan al, fedakar ol, kızlar fedakar olur.” tarzında tavsiyelerle yetiştiriliyor. Bunun doğru olduğuna inanan genç kız da evlendiği zaman eziliyor ve psikolojisi bozuluyor.
Buna örnek olacak bir danışmanım vardı, çok ağır depresyonla geldi ve tedavi oldu. Üç çocuğu vardı ve kayınvalidesi de kendisiyle kalıyordu. Depresyonuna bir neden bulamadık.
Kayınvalidesiyle problem yaşayıp yaşamadığını sorduğumuzda “Hayır, hiç şikayetim yok, çok iyi biri” cevabını verdi. Sonra hastaneye yatırıldı, tedavi başlayınca bastırdığı duygular ortaya çıktı.
Kayınvalidenin kontrolcü olduğu için gelini üzerinde psikolojik baskı kurduğunu anladık. Kadın çocuklarını bile onun yanında sevemiyormuş. “Aman kızım idare et, iyi geçin, alttan al, kayınvalidene karşı çıkma, sen fedakar ol” gibi tavsiyelerle yetiştirilen kadının böyle olması gerektiğini düşündüğü için, bize kayınvalidesinin tutumunu anlatma gereği bile duymamış.
Halbuki bu kişiye “Kayınvalidene karşı saygısızlık yapma ama kendini de ezdirme” tarzında eğitim verilmiş olsa bu durumlar yaşanmayacaktı.
Kayınvalide yanlış bir şey yaptığı ya da söylediği zaman “Ben böyle düşünmüyorum, benim için doğrusu budur” diyerek sınırları koyabilmek, tavır koyabilmek, doğru duruş gösterebilmek gerekir. Bunu yaparken üslup, seçilen kelimeler, ses tonu, beden hareketleri çok önemlidir. Eğer kişilik sınırlarını karşı tarafı incitmeden çizmek başarılırsa, iki taraf da birbirini iyi tanıyacaktır. Duyguları bastırıp biriktirmek ise örneğimizdeki gibi kişide psikolojik rahatsızlıklara neden olacaktır. Bu nedenle, sorun olduğu zaman açık açık konuşulursa hatası olan düzeltir, hata yoksa da iki taraf birbirini daha iyi tanımış olur.”