Kendimde değilim kaç gündür , o minik yavruların fotoğraflarına her baktığımda isimlerini her duyduğumda gözlerim doluyor , kanım çekiliyor.
Fotoğraflarına her baktığımda duyduğum derin acının tarifi yok.
Sakarya da kuyruğu ve patileri kesilen o masum köpeğin bakışları gitmezken gözümün önünden, fotoğraflarına bakınca yüzde tebessümden başka hiçbir his uyandırmayan Eylül’ün, Leyla’nın o masum bakışları eklendi acımıza.
Bedeni parçalanarak çöp konteynırına atılan Özgecan’ın ‘umarım çok acı çekmeden ölmüştür kızım’ diyen ailesinin o çaresiz cümlesi hala çınlarken kulaklarımda,
‘Kızım kimdeyse süt versinler, sütten başka birşey içemez ‘ diyen bir annenin çaresiz yakarışı eklendi hafızalara…
Çok ağır süreçlerden geçiyoruz, acıyı yaşayanların acısına tanık olmak ve hiçbirşey yapamamak bir o kadar ağır .
Öfke, acı, çaresizlikle dolu “İdam istiyoruz” şeklindeki paylaşımlarınızı okuyorum.
En az sizin kadar keder doluyum, en az sizin kadar bunu yapanlara öfkeli.
Bu acıyı yaşayanlar için sağduyulu olmalarını bekleyemeyiz ama toplum olarak bizler sağduyulu olmak zorundayız.
Sokaktaki canlılara işkence çektirdiği için göz altına alınıp 300tl kefalet ile serbest bırakılanlara tanık oldu bu ülke , karısını ölümle tehtit edip şiddet uygulayıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı gün karısını öldürenlere de tanık oldu.
Takım kıyafetiyle hakim karşısına çıktığı için iyi hal indirimi alan tecavüzcülere tanık oldu.
Hakimin ‘rızası vardı çığlık atmadı’ kararı ile serbest bırakılan çocuk tecavüzcülerine tanık oldu.
Ve idam kararı uygulanırken ülkede, daha 16 yaşındaki çocuğun yaşı büyütülerek idam edilişine tanık olmuştu.
6 Mayıs ta idam kararıyla anılan canların hikayesi kaldı geriye .
Ne yapacağız?
Sadece çocuklara, hayvanlara taciz ,tecavüz edenlere, hayvanlara işkence edenlere caydırıcı cezalar getirilmesi için mücadele edeceğiz elbet ama idam istiyoruz, idam istiyoruz şeklinde acıdan şuursuz ve gerçekçi olmayan yakarışlarda bulunmadan.
Peki ceza yeterli mi benzer vakalar yaşanmasın diye . Elbette hayır! potansiyel suçlular yetişmesin diye üstümüze düşen görevi yerine getirmeliyiz öncelikle.
Yaklaşık 8 ay önce ismini hatırlayamadığım ama göz yaşları içinde izlediğim bir belgeselden bahsetmek istiyorum size .
Amerika da 13 14 yaşlarında okuluna silahlı saldırı düzenleyen ve bir çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan liseli bir çoçuğun hayat hikayesiydi.
Orta gelirli bir ailenin ebeveyn ilgisinden uzak büyüyen çocuğu, okulda akran şiddetine maruz kalıyor , içine kapanıyor, kimseyle hiçbirşey paylaşamıyor , yaşıtlarının şiddetine ve aşağılanmalarına maruz kalıyor, kabul görülmek ve arkadaş ortamında onaylanmak adına arkadaşlarıyla uyuşturucu bile kullanıyor ama yine dışlanıp şiddet görüyor,itilip kakılıyor yani toplum bir nevi kendi katilini yetiştiriyor.
Kendi varlığını ıspatlamak adına ve gücün kimde olduğunu göstermek ve onu aşağılayanlara haddini bildirmek adına böyle bir şey planladığını söylüyor katliam sonrası .
Can alıcı ve göz yaşlarına sebep olan sahne baba ile röportajında…
Oğlunu yaşanan bu olaydan sonra yalnız bırakmayan ve şuçu kendinde de arayan babaya oğlunuz hakkında ne söylemek istersiniz diye soruyorlar .
‘Onu çok sevdiğini söylüyor sesi titreyerek , bu olaydan sonra farkettim ki hayatım boyunca ona onu sevdiğimi hiç söylememişim diyor , saçını okşuyorum ve ona yaptığı bir hata olsa da herzaman yanında olacağımı, onu çok sevdiğimi söylüyorum her ziyaretimde ‘cümleleri dökülüyor.
13,14 yaşarında hayatını karartan o çocukla, yıllar yılla sonra yapılan röportajda ise
Muhtemelen rehabilitasyon süreci ve ailesinin destek ve sevgisi ile
‘dışlanma , aşağılanma duygusu ile kendimi kanıtlamak için yaptığım hatalı çocukça ama ağır bedelleri olan bir eylemdi diyor, şimdi olsa bana yapılanlara güler geçerdim, böyle bir hatayı kesinlikle yapmazdım diyor ve geriye dönüşü olmasa da bu acıyı yaşattığı tüm ailelerden özür diliyor . Bu konuşma hakim karşısına takım kıyafet ile çıkıp indirim alır mıyım diyen birinin konuşması değil , rehabilite edilen , ailesi tarafından hataları kabul edilip doğru iletişime geçilen birinin konuşması .
Sevgi
Sevgiyi dile getirmek, yansıtmak hayatı bütünüyle değiştiren birşey, bir mucize…
Yalvarıyorum açık açık gösterin sevginizi, saçını okşayın , dertlerini dinleyin çocuklarınızın, sevginizi saçınızı süpürge ederek, maddi imkanlar sunarak ne isterse yaparak değil sevgiyi hissettirerek belli edin, sevginizi cümlelere dökün .
Az önceki hikayeye benzer tarihin en dehşet verici eylemlerinden biri Columbine Lise Katliamını hatırlayanlarınız var mı?
20 Nisan 1999 da bir lisede Eric Harris ve Dylan Klebold adlı iki öğrencinin baş kahramanı olduğu ürkütücü katliamlardan biriydi .
Mezun olmalarına iki hafta kala eylemi gerçekleştirenden Eric, babasının Ordu çalışmalarından dolayı sürekli okul ve şehir değiştiriyor . Günlüğünde her gittiği yerde yeni, çaylak ve acemi olmanın ona yaşattığı acı verici deneyimlerden ve bunun ona girdiği ortamlarda hep hissettirilmesinden bahsediyor . Farklı giyim tarzı ile lise hayatında arkadaşları tarafından alaya alınıyor, itilip kakılıyor, her seferinde en ufak bir tepki dahi vermediği yazılıyor. Bu duygu ona diğerlerinden daha üstün olduğu algısını pompalıyor ve sonunda bogazına kadar nefret duygusuna gömülüyor . Bu dehşet verici katliamın detayını internetten okuyabilirsiniz , benim bu olaylarla ilgili bahsetmek istediğim konuyu Dr. Özgür Bolat güzel özetlemiş.
Aşağılanan her çocuk bir suçlu adayıdır.
Sevgi görmeyen her çocuk bir suçlu adayıdır .
İhmal edilen her çocuk bir suçlu adayıdır.
Ailenin kendi hedefleri için kullandığı her çocuk bir suçlu adayıdır.
İradesi kırılan her çocuk bir suçlu adayıdır .
Yaşanacak bazı olaylara elbette engel olamayız ama birey olarak daha realist olmalı, pozitif değişimlere yönelik önlemler almalıyız, suç oranlarının daha da azaldığı daha yaşanılır bir hayat için.
Hapse atılan o canileri tek tek yok etmek mümkün değil, cezalarını ödedikten sonra tekrar aramıza dönüp tehlike saçmaya devam ediyorlar, hepsini yoketmek keşke mümkün olsa ama maalesef mümkün değil , belki sosyal medya da kin nefret kusmak, bağırmak yerine yetkili birimlerle görüşüp uzmanlar eşliğinde bu suçtan yatanların rehabilite edilmesine yönelik projeler geliştirebiliriz. Örnekleri var dünyada …
İdam kararı geldiğinde tecavüzcülere , katillere , şiddet yanlılarına uygulanmayacağını benim kadar sizlerinde biliyor olması gerek.
Son zamanlarda daha sık duyduğumuz bu çirkin haberlere sadece sosyal medyadan tepkiler geliştirmek , 2 gün sonra unutup , 3 gün sonra başka bir acılı haberle kavrulmamak adına toplum olarak kendi üstümüze düşen sorumluluğun farkına varmalı ve daha gerçekçi, suç oranlarını azaltmaya yönelik atılımlar , projeler geliştirmeliyiz.
İlk adım olarak
‘sevginin gücünü görmezden gelmeyin . Suçlu adaylar yetiştirmemek için Sevginizi gösterin , sevginizi kelimelere dökün, çocuklarınızı dinleyin , yargılamadan, kıyaslamadan dinleyin .
Bu ve buna benzer insanları çoğaltmamak adına ; Sevginin gücüne inanın, görmezden gelerek, dışlayarak, aşağılayarak, itip kakarak , göz yumarak potansiyel suçlular yetişmesine katkı sağlamayın, bu suça ortak olmayın.