Bahar ayı ne kadar naz yaparak kendini gösterse de geldi. Hoş geldin sevgili bahar… Biz seni artık hissedebiliyor ve keyfine varabiliyoruz. Neler oluyor bahar geldiğinde. Gözlerimizi içimizi sıcacık yapan güneşin ışığıyla açıyoruz ve güne hiç zorlanmadan, sitem etmeden başlıyoruz. Ne büyük lüks değil mi? Peşinden içimizi umut sarıyor her şey daha da güzel olacak diyoruz kendimize. Tamam, harika bir telkini de kendimize hakkıyla verdik.
Şimdi sırada neler var sayıyorum. Öncelikle tüm o kalın kabanlardan, atkılardan, berelerden sırtımıza, omzumuza yük yapan daha güne başlamadan bizi yoran tüm fazla kıyafetlerden yani savaşçı zırhlarımızdan ayrılıyoruz ve itinayla kenara bırakıp artık daha güvende hissediyoruz kendimizi. Ne kadar basit bir eylem gibi olsa da fazla kıyafetleri elemek bizi daha hafif ve dinamik olmaya zorluyor. Taşımakta zorlandığımız ekstra ağırlıklar yok artık YAŞASIN özgürlük… Artık hasta olurum diye koşarak eve gitmek zorunda değilsiniz ya da hava erken karardı of çok yoruldum eve gitmeliyim gibi mazeretler bitti ne mi geldi bunların yerine hazır olun söylüyorum.
Ah hava harika hadi kahve içelim iş çıkışı ne dersin ya da ay Ayşe ile de ne zamandır görüşmüyoruz arayayım da bir yemek yiyelim akşam. Hatta şöyle de olabilir bu gün eve yürüyerek gideyim en iyisi deniz kenarından olmak iyi gelir, hem iyot etkisiyle zihnim iyice açılır yorgunluğum kalmaz. Hafta sonu küçük tatil planları yapmaya başlarsınız vs… birçok örnekleme olabilir elbette sizin tamamen zevkinize göre değişir planlarınız.
Unutmadan bunların yanında kışlık kıyafetlerin kalkıp yerine yazlık, renkli, canlı, hafif birbirinden güzel cicilerimiz yerini alıyor. Kışlık onları toplarken yaşadığınız acı, tatlı anıları hatırlayarak koca mevsimi özetleyerek kapattınız ve gün sonu aldınız neler oldu neler… Birde yeni umutla bilmediğiniz gelecek günler var. Yazlık kıyafetleri yerleştirirken de onlara planlarınızı, hayallerinizi, umutlarınızı düşleyerek dolaba yerleştirirsiniz. Bu ihtimaller bile bizi mutlu etmeye yeter.
Şimdi asıl değinmek istediğim konuya yavaşça yaklaşıyoruz önden uyarmak istedim.Artık angarya olan üst baş olaylarını çözdük belki bu mazeretle alışveriş bile yaptınız. Lütfen artık oturun, rahatlayın ve düşünün şuan tam da yapmamız gereken zaman. Kara bulutları dağıtalım ve bize geriye ne kaldı onlara bakalım… Bu geçen kış ayında neler yaşadık ne gibi korkularımızı açığa çıkardı, nasıl deneyimler edindik, kendimize ne gibi jestler yaptık, ne kadar kendimizi mutlu etmek için bir adım attık.
Cevaplarınız sizi mutlu ediyor mu? Hak ettiğiniz değeri, özeni kendinize göstermiş misiniz? Duyar gibiyim cevapları ama benim 100 kişiye sorup aldığım cevaplara göre oranlarımız şu şekilde %78,5 hiç bir şey yapmadı ve kendine çok hoyrat davrandı hiç şaşırmadım, %20 çabaladı ve ben emeklerine saygı duyuyorum, %2,5 ise mutlu oldular nasıl mı? Kendi kendilerine yeterek başardılar. Kendilerini keşfetmek, tanımak için adım attılar. Başkalarına umut bağlamadılar önce kendilerini sevdiler, önemseyip benliklerini şımarttılar. Evet, biliyorlardı ben mutlu olursan etrafıma da mutluluk saçarım. Öyleyse her şey öncelikle kendi yaralarımı sarmak, sağlığıma dikkat etmek, korkularımdan arınmak, hayatın neresinde olursam beni ne mutlu eder sorusuna cevap bulmak. Unutmamız gereken hepimiz çok kıymetliyiz ve hayatta her birimizin bir amaç için geldiğine inanıyorum. Sadece bizi özel kılan yönümüzü keşfetmeliyiz. Bunun en iyi yolu ise farkında lığınızı artırarak yapabilirsiniz.
Endişelerimizi kenara bırakalım onları zihnimizden arındırdığımızda üzerimizde ki toz bulutları gittikçe asıl güzelliğimize kavuşacağız. Tek yapmanız gereken kendinize “Bundan daha iyi nasıl olurum.” diye sorun. Mutlaka sorunun cevabını alacaksınız. İlk adımınız çok basit sadece bu soruyu yürekten sorun kendinize… Bazen kolay bir adım size sonsuz mucizeleri yaşamanıza neden olabilir. Hayatı dar pencereden bakmayın ve siz sadece göründüğünüz kadar değilsiniz. Kendinizi sevmekten vazgeçmeyin ve her gün kendinizde yeni bir özelliğinizi keşfederek başlayın.
Yazımı yine sevdiğim bir alıntı ile bitiriyorum…
“Kendinle barışana kadar, sahip olduğun şeyler sana hoşnutluk vermeyecektir.”
Doris Mortman
Sevgiler
Pınar Erdoğan