Ciltteki kolajen ve hyaluronik asit yaşla birlikte azalmaya başlar. Dolgu maddesi, kaybedilen dokuyu yerine koymak için kullanılan tedavi yöntemidir.
Botoks ise kozmetik amaçlı kullanılan ‘Botulinum’ toksin maddesidir. Botoks ile bilinen bu toksin ile yüz ve boyun bölgelerindeki kırışıklıklar tedavi edilir.
Estetik uygulamaların yaygınlaştığı günümüzde en çok dolgu ve botox uygulamaları ilgi görüyor. Bu iki uygulamanın farklı olduğunu bilmeyen kesim de hayli yaygın. Dr. Yasemin Savaş, botox ve dolgunun kullanım alanlarından en çok yapılan hatalara kadar merak edilen her şeyi anlattı.
Botox ve dolgu halk arasında çok karıştırılıyor. Hatta ikisinin aynı şey olduğunu düşünenler de var. Bilmeyenler için botox ve dolguyu anlatır mısınız?
Botoks ve dolgu aynı şey değildir. Dolgu ve botox, doğru uygulandığı takdirde hedeflenen doğal güzelliği elde etmek için kullanılan en etkin yöntemlerdir. Özellikle yüzde belirginleşen çizgileri yok etmek için kullanılan botox, çoğu zaman dolgu yöntemi ile karıştırılıyor. İkisi de enjeksiyonla uygulanıyor ve ikisi de kırışıklıkları azaltıyor. Herhangi bir iyileşme dönemine ihtiyaç duyulmadan günlük sosyal yaşantıya hemen dönmeye imkan veren dolgu ve botoks uygulamaları uzun yıllardır güvenle kullanılmakta ve yeni uygulama teknikleri sayesinde çok daha iyi ve doğal sonuçlar alınabilmektedir. Ancak botox ile dolgu arasında pek çok fark bulunuyor. Her iki yöntemin hem içerikleri hem etki mekanizmaları hem de yüzdeki kullanım amaçları birbirlerinden tamamen farklı.
Botox ve dolgu hangi bölgelerde kullanılır?
Başta sadece yorgun olduğunuzda fark edilen hafif çizgiler yaş ile belirginleşir ve derinleşir. Yüzümüzdeki kırışıklıkların bir kısmı da yüzümüzü şekilden şekle sokan mimik hareketlerimizdir. Botox bu mimikleri kısıtlayarak hem görünümü düzeltir hem de çizgilerin derinleşmesini önler. Botox’un en etkili olduğu yerler, mimikler sonucunda oluşan hareketli çizgilerdir. Bunlar genellikle alında, kaşların arasında ve göz kenarlarında ortaya çıkar. Botox özellikle alın ve göz çevresindeki çizgilerde çok etkilidir. Botox nedeniyle mimikler kısıtlandıkça, hem alışkanlıklar değişir hem de kaslar dinlenerek toparlanır. Mimik çizgileri yüzün daha çok üst yarısında oluştuğundan botox’un en çok uygulandığı yerler, kaş arası ve alındır. Bunun sonucunda kırışıklıklar gerçekten azalır ve botox ihtiyacı seyrekleşir. Botox’un, yaklaşık 4 ay içerisinde etkisi azalarak kaybolur ve bu dönem sonunda uygulama tekrarlanır.
Dolgular ise zamanla kolajen kaybına bağlı olarak çöküntüye uğrayan, büzülen, cilt altındaki
dokuları azalıp boşalan ve sarkan yerleri dolgunlaştırmak için kullanılır. Kısacası hacim kaybı olan bölgelerde ve statik çizgilerde tercih edilir. Çok farklı maddelerden üretilen dolgu maddeleri mevcuttur. Bunlar içerisinde bugün en güvenli olduğu bilinen ve normal dokuya benzerliğiyle en doğal sonucu veren hyalüronik asit içeren dolgulardır. Dolgu uygulamalarından en çok faydalanılan bölgeler ise dudaklar, elmacık kemiklerinin üzeri, orta yüz bölgesi, göz altı oluğu, yanak-dudak kenarı arasındaki çizgiler, el üstü, dudak üstü sigara çizgileri, burun, göz çevresi ince çizgiler, yanaklar, kaşlar ve çenedir. Hyalüronik asit dolgular uygulandığı bölgede 12-18 ay kadar kalarak etkilerini göstermektedir.
Yüzdeki yaşlanma etkileri bir bütün olarak düşünüldüğünde botox ve dolgu uygulaması birbirini tamamlayıcıdır ve kombine olarak uygulandığında yüzün bütününü gençleştirirken yüzün estetik üniteleri arasında daha doğal ve yumuşak geçişler elde etmeye olanak verir.
Günümüzde estetik uygulama dendiğinde en çok kadınların ilgi gösterdiği bilinir. Peki ya erkekler? Onlar da sık geliyor mu?
Dünya genelinde erkeklerin yaptırdığı estetik operasyonlar, 1997’den bu yana yüzde 88’lik bir artış gösteriyor. Sağlıklı yaşamın ve sporun ön plana çıkması, iş ortamında artan rekabet koşulları, kadınların bu uygulamalar ile daha genç görünmesi ve bakımlı insanların artması ile birlikte günümüzde erkekler de daha yakışıklı, karizmatik ve özgüvenli bireyler olabilmek adına harekete geçiyor.
Erkeklerin yüz ve kemik yapısı, kadınlara nazaran daha güçlü ve belirgindir. Erkek cilt derisi daha kalın ve büyük gözeneklidir; deri altı yağı az olduğundan da daha fazla ter ve sebum üretir. Dolayısıyla uygulamalarda bu noktalar dikkate alınmalı; var olan korunarak doğal dokunuşlarla ve maskulen çizgi bozulmadan yapılmalıdır.
Erkekler, vakit almayan, uygulama sonrası hızlıca sosyal hayatlarına dönebildikleri ve yapılan uygulamanın belli olmadığı doğal dokunuşları tercih ediyor. Erkeklerde yaşla oluşan orta yüzdeki çökme, elastikiyet kaybı ve kazayağı çizgileri olgunluk gibi gözükse de zamanla rahatsızlık vermeye başlıyor. Zamanın getirdiği bu yorgun ve yaşlı görünüme karşı erkekler de lifting, botox, dolgu gibi uygulamaları tercih ediyor.
Ayrıca erkeklerin en çok rahatsızlık duyduğu konulardan biri; kötü kokuya sebebiyet veren koltuk altı terlemesidir. Botox uygulamasıyla ter bezlerini belirli bir süreliğine yavaşlatarak terleme problemini çözüyoruz.
Bu tip uygulamalarda en çok yapılan hatalar neler?
En büyük hatalar yanlış doz ve yanlış bölgeye uygulamalar, endikasyondan uzak uygulamalar, kişiyi doğal görüntüsünden uzaklaştıran uygulamalar ve kişinin ihtiyacı olmasa bile uygulamanın yapılması ve abartılı yapılması. Bu tedavilerde kişiye özel uygulama yapılması gerekir bundan uzaklaşılması yapılan en büyük hatadır. Herkese tek tip uygulama yapılmaması gerekir, yapılan hatalardan biride hastanın isteklerinden beklentilerinden bağımsız hareket edilmesi ya da tam tersi tamamen onların istekleriyle hareket edilmesidir. Burada doktor olarak doğruyu bulmak ve doğruyu uygulamak önemli olan husustur.
Bu uygulamaları bir grup kişi “doğallıktan uzak” buluyor. Sizce bu işlemleri yaptırdıktan sonra doğal gözükmek mümkün mü?
Doğal uygulama yapmak tabii ki mümkün. Kişinin ihtiyacına göre, doğru bölgelere doğru dozlar ile verildiğinde doğal bir görüntü sağlanır.
Botox hangi yaş itibarıyla yapılmalı? Mesela 20li yaşlardaki kişilere de uygun buluyor musunuz?
Botox yaştan bağımsız yapılabilir, 18 yaş üstüne rahatlıkla yapılabilir hatta tıbbi nedenlerden dolayı yapılacaksa daha erkende yapılabilir. Örneğin kol altı terleme şikayeti veya dış gıcırtdatma şikayeti var ise erken yaşta da tedavi yapılabilir. İhtiyaca göre gerçekten endikasyonu varsa yaştan bağımsız olarak tedavi uygulanabilir.