Kendi Öykülerini Anlatmak

kendi öykülerini anlatmak

İnsan her zaman bir öykü anlatıcısıydı…

Öykü anlatmak, buna istekli olmak, bu öyküleri kendi dilince anlatabilmek…İnsan olarak yaşamı öyküye dönüştürmek olabilir becerimiz. Masala, mite, efsaneye ya da günlük bir söylenceye dönüştürerek. Böyle öğreniriz geçmişi, olanı biteni, almamız gereken dersleri ve hayatta kalabilmemizi sağlayan bilgileri. Bunu yaparken plastik bir dil kullanırsanız şaman ya da büyücü olabilirdiniz geçmişte.

Mucit, dahi veya deli..

Yaşadığı topluluğun ötekisi veya öncüsü olma arasında gidip gelen rolleri yaşamları boyunca ve hatta sonrasında da değişen, sanatçı olarak adlandırılan bu tutarsız varlıklar, bedensel olmasa da tinsel ölümsüzlüğün formülünü bulmuş olabilirler. Öykülerini anlatarak yaşadıkları hayat noktalandığında, mitleşrek devam eder. Yaptıkları eserler fani malzemenin doğasına göre binyıllarca yaşayabilir. Öyküleriyse ölümsüzdür.

Resim yapmak, kendini farklı bir sanat disipliniyle ifade edebilmek, insanlar üzerinde büyüye yakın bir etki uyandırır çoğu zaman. Resimler, filmler, kitaplar dünyanın katı gerçekliğinden uzaklaştırır, daha yaşanabilir bir yer haline getirir gerçek hayatı. Birer gerçeklik parçası taşıyan, bu kurgusal yeni gerçeklik daha katmanlı, daha derinlikli algılar oluşturmamızı sağlar yaşantılarımızda. İzleyici, bazen kendinden bulduğu izleri takip eder sanat yapıtlarında, bazen uzaktan bakar bu öykülere, başka bir evreni tanımaya çalışır gibi. Bu etki alanı genişledikçe yeni düşüncelere, icatlara veya yapıtlara esin olur. Öyküler başka öykülere katılarakrak, bir olur. Bağlar kurar, yollar açar, merak eder, kök salarlar bazen de.

Öyküler, mitler, masallar, varoluşumuzun gerçek doğasıyla buluşturur bizi. Benliğimizin saklı gizli köşelerinde sinsice gizlenmiş karanlıkları ya da küçük pırıltıları görmemizi sağlar. Hemhal olma yolculuğunun ilk adımlarını attırır.

Bugün oldukça farklı, hızlı ve tüketilebilir öykülerle dolu. Ancak iş gerçek duygulara, sezgilere, hislere ve tin boyutuna geldiğinde farklı bir bilgi ve duygu aktarımına ihtiyaç duyarız. İyi bir öykü dinlemek, iyi bir öykü anlatmak iyi gelebilir. Başka birinin öyküsünü dinlemek, yeni bir hikaye için zaman ayırmak. Birinin yüzünü görmeden duygularını anlamaya çalışmak, merak etmek, üzerine düşünmek, kendi deneyimleri ve hisleriyle bağlantılar kurabilmek. Yeni bir hikayenin başlangıcı olabilir.

Sartre’nin dediği gibi; “insan her zaman bir hikaye anlatıcısıdır. Kendi hikayeleriyle ve başkalarının hikayeleriyle çevrili yaşar. Başına gelen her şeyi onlar aracılığıyla görür ve hayatını anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır”
Öykülerimizi paylaşabilmek dileğiyle..

Özlem Tekdemir

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

İlgili Yazılar

Başka Yazı Yok

Giriş Yap