Glutatyon vücutta üretilen güçlü bir antioksidandır ve birçok faydası nedeniyle ek olarak da kullanılır. Glutatyon oksidatif hasarı önler, bağışıklık sistemini iyileştirir ve cilt sağlığını destekler. Vücuttaki tüm hücreler ve dokular tarafından üretilen ve tüketilen glutatyon, vücudun birçok fizyolojik etkileşimi için hayati bir moleküldür.
Glutatyon Zengini Besinler Nelerdir?
Glutatyon, çiğ kuşkonmaz, badem, ıspanak, brokoli, ceviz, sarımsak, domates, salatalık, soğan ve su teresi gibi bazı yiyeceklerde doğal olarak bulunur, ancak bu besin kaynaklarından yeterince emilemeyebilir. Ek olarak, gıdalardaki glutatyon miktarı pişirme, uzun süreli depolama veya çeşitli yetiştirme yöntemleriyle azaltılabilir. Neyse ki, glutatyon sadece içerdiği besinleri yenerek elde edilmez ve vücut glutatyonun ham maddelerini diğer besin kaynaklarından alıp üretebilir.
Sarımsak, soğan, frenk soğanı ve pırasa ile brokoli, karnabahar, lahana, lahana ve Brüksel lahanası gibi lahana sebzeleri, glutatyonun üretiminin ana bileşeni olan kükürt içeren amino asitleri içerir. Selenyum ayrıca glutatyonun üretiminde rol oynar, bu nedenle bu besini içeren yiyecekleri yemek vücudunuzun glutatyonun seviyelerini artırmada etkilidir. Bazı önemli selenyum kaynakları arasında işlenmemiş deniz ürünleri ve yağsız et bulunur. Ayrıca ıspanak, brokoli, Brüksel lahanası ve organ etleri de alfa-lipoik asit içeriği nedeniyle glutatyonun üretiminin artmasında rol oynar.
Organik etler ve doğal yumurtalar
Doğal yemle beslenen hayvanların eti ve doğal olarak yetiştirilen yumurtaların yumurtaları, sülfür içeren mükemmel bir amino asit kaynağıdır ve glutatyonun üretiminde bir faktördür.
Glutatyonun on iki faydası
Glutatyonun, güçlü antioksidan özelliklerinden dolayı birçok sağlık yararı vardır.
Oksidatif stresle savaşır. Glutatyonun eksikliği, yüksek seviyelerde oksidatif stres ile ilişkilidir. Oksidatif stres, diyabet, kanser ve romatoid artrit gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Çalışmalar, normal glutatyon seviyelerinin vücudu oksidatif strese karşı koruyabileceğini göstermektedir.
Enflamasyonu kontrol eder. Journal of Autoimmune Studies’de yayınlanan 2009 tarihli bir araştırmaya göre, glutatyonun, vücudun otoimmün tepkisini uyararak veya sınırlandırarak iltihabı kontrol edebilir.
Yaşlanmayla ilişkili sağlık sorunlarını azaltır. Araştırmalar, oral sistein tüketimi ile artan vücutta glutatyon üretiminin yaşlanmanın neden olduğu sağlık sorunlarını önlediğini ve beynin arter, kas, kemik yoğunluğu ve bilişsel işlevi sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.
Parkinson ve Alzheimer’ı kontrol eder. Parkinson ve Alzheimer hastalıkları, oksidatif stres ve düşük glutatyon seviyeleri ile ilişkilidir. Vücuttaki artan glutatyonun seviyeleri, nörodejeneratif bozuklukların ilerlemesini yavaşlatmaya veya iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Enfeksiyonlarla savaşır. 2013 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, glutatyonun, bağışıklık hücrelerinin etkisini artırarak ve doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklığı artırarak mikrobiyal, viral ve parasistik enfeksiyonlarla savaşabilir.
Otizmi kontrol etmeye yardımcı olur. Araştırmalar, otizmli çocukların normalden daha düşük glutatyon seviyelerine sahip olduğunu ve bu da oksidatif stresin neden olduğu nörolojik hasara katkıda bulunduğunu gösteriyor.
Tip 2 diyabetin neden olduğu hasarı azaltır. Şekerde kontrolsüz bir artış genellikle düşük glutatyon seviyeleri ile ilişkilidir ve bu da oksidatif strese ve doku hasarına yol açar. Araştırmalar, artan glutatyonun seviyelerinin, yüksek kan şekeriniz olsa bile vücudunuzu oksidatif hasardan koruyabileceğini göstermektedir.
Kalp sağlığını iyileştirir. Araştırmalar, artan glutatyon seviyelerinin, kalp dokusunu oksidatif stresten koruyarak kalp krizi ve diğer kardiyovasküler hastalık riskini azaltabileceğini göstermektedir
