Sözlüklerimize Eklenen Yeni Bir Şiddet Türü Daha: Dijital Zorbalık

Fiziksel, Psikolojik, Cinsel, Ekonomik, Duygusal Şiddet derken, karşımıza yeni bir şiddet türü daha çıktı: Dijital Şiddet

Bu tanımı son zamanlarda daha çok duymaya başladık.  Ancak hala tanımlamakta ya da durumu başkalarına açmakta zorlanabiliyoruz. Herhangi bir şiddet türüne maruz kalan kişi, mağduriyet ve utanç gibi hislerle, yaşadıklarını gizleme eğilimi gösterebiliyor.  Bu da manipülatif tarafı cesaretlendiriyor. Kimi zaman da bilerek ya da bilmeyerek, şiddetin uygulayıcısı biz olabiliyoruz.

Neyse ki sosyal medya bu konuda birbirine destek olan insanlarla dolu.  Ve tanımlaması zor birçok manipülasyon, gene sosyal medyanın desteğiyle, daha açıklanabilir hale geldi. Zamanın ruhu da bu dayanışmayı destekliyor.  

İstatistiklere göre kadınlar, erkeklere kıyasla daha fazla dijital şiddet mağduru.

Her ne kadar bu soruna cinsiyet bazında yaklaşmasak da, kadınların bu şiddet türüne daha çok maruz kaldığı istatistiki bir gerçek.

Slut- Shaming  

Kadınların daha sık maruz kaldığı, hatta ne yazık ki kadınlar arasında daha yaygın görülen bir şiddet ve psikolojik baskı türü. Türkçesi fahişe, sürtük anlamlarına gelen ‘slut’, daha çok kadınlara yönelik kullanılan bir hakaret kabul edildiğinden, (ki bizce değil)  kavramın daha çok kadınları hedef aldığını söylemek yanlış olmaz.

Hiç, bir kadını ev işlerinden yeterince anlamıyor diye onu kınadığınız oldu mu? Ya da toplumsal normlara uymadığı için birini eleştirdiğiniz? Açık kıyafetler tercih ediyor diye ahlaksız bulduğunuz birileri oldu mu peki?

Eğer bir insan cinselliğini ön planda yaşıyor veya yaşamaktan çekinmiyorsa, özellikle de bu kişi kadınsa, toplumun, onu engellemeye ve sindirmeye yönelik mekanizmaları derhal çalışmaya başlıyor. Burada amaç; kişiyi seçimlerinden ve geleneksel yapıya ayak uydurmamasından ötürü suçlu hissettirmek. Aslında bir nevi bastırılmış bir kıskançlık diyebiliriz.

‘Slut Shaming’

Sosyal medya da, linç kültürünün en rahat zemini. Yüzümüz görünmeden istediğimiz yorumu savurabiliyoruz.  Fotoğrafların yorum kısımları slut shaming’lerle dolu. Hele ki çok geziyor ve sık ilişki yaşıyorsanız (kime neyse!) bir anda kendinizi hedef tahtasında buluyorsunuz. Toplum ahlakını bozmaktan tutun da,  başkalarını ayartmaya kadar geniş bir yelpazede yaftalanabilirsiniz. En üzücü olan da bu şiddet türünün yaygın olarak hemcinslerimiz tarafından uygulanması oluyor. Özgürlüğünü yeterince yaşayamamış ve bir şekilde toplum baskısını üzerine almış bir kadın, kendisinden daha özgür olduğunu düşündüğü bir kadını tehdit olarak algılayabiliyor. Biz birbirimize bunu yaparsak, bize kim destek olacak?

Sexting

Sex ve Texting (yazmak) kelimelerinden türetilen kelime, iki tarafın karşılıklı cinsel içerikli yazışması  anlamına geliyor. Özellikle gençler arasında daha sık görülen bu iletişim türü, bazen tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Bir tarafın rızası dışında mesajların ifşa edilmesi, yaygın dijital şiddet türlerinden. Üstelik kadını erkeği olmayan bir zorbalık çeşidi.

Sexting- Cinsel İçerikli Mesajlaşma
Social Stalking 

Stalking; bilindiği üzere, birini sosyal medya hesapları üzerinden, o kişinin haberi dışında izlemek ve takip etmek. Her türlü kişisel bilgiye izinsiz erişmek için çabalamak anlamında kullanılıyor.
İnternet çağıyla hayatımıza giren tanım, yalnızca biri hakkında bilgi toplamak değil. Konum bilgileri, durum güncellemeleri de karşı tarafın işini kolaylaştırıyor. Son görülmenizin sürekli takibi de bu şiddete maruz kaldığınızın göstergelerinden.

Revenge Porn  

Adından da anlaşılacağı üzere, cinsel içerikli fotoğraf ve videoların, izinsiz şekilde ifşa edilmesi. Yahut pornografik sitelerde paylaşılması anlamına geliyor. Yaygın olarak eski sevgililerin intikam dürtüleriyle birbirlerine uyguladığı bu şiddet türünün yıkıcı sonuçları olabiliyor. Yalnızca kadınlar değil, ünlü ünsüz birçok insan bu tür ifşalara ve şantajlara maruz kaldı. Microsoft ve Facebook, bu tür içerikleri tespit eden ve onların yayınlanmasını önleyen birçok yapay zeka aracı kullandığını açıklamıştı.

Revenge Porn tanımının 2015 yapımı aynı adlı bir belgeseli de bulunuyor. Failleri kurbanlarla yüzleştiren, tehdit yoluyla kurbanlardan para alan bir erkek topluluğunu ortaya çıkaran bir belgesel. İzlemeye değer.

Upskirting

Upskirting aslında birçok kadının okul yıllarından maruz kaldığı taciz yönteminin dijital hali. Bir kadının elbisesi veya eteğinin altını gösterecek şekilde, izinsiz fotoğraf veya video çekme eylemine verilen isim. Sırf bu sapkınlık için bu işe uygun kameralar kullananlar bile var. Hatırlatmakta fayda var: bazı ülkelerde bu tür röntgencilik suçları ceza kapsamında.

2018 yılında Rusya’da genç bir kadın, ülkesinde bu tür siber suçların cezalandırılmasını protesto eden bir soyunma eylemi gerçekleştirmişti.

Victim Blaming

Kurban kişisini suçlamak.
Ülkemizde sıkça karşılaştığımız manipülasyon türlerinden. Bir suçun ya da hareketin mağdurunu, başına gelenlerden dolayı tamamen ya da kısmen sorumlu tutmak. Burada amaç yine, aile yapısını bozmamak ve toplum içindeki ataerkil düzeni sarsmamak. Bu ters psikoloji hamlesiyle aile içi şiddet, tecavüz gibi birçok eylemin faili, sanki olayın mağduruymuş gibi gösteriliyor. Böylece suçlu kişi, kanun önünde cezasına hafifletici bir unsur ve arkasında onu destekleyen milyonlar bulabiliyor. Diğer yandan toplum içinde, iradesi dışında ayartılan bir mağdura dönüşebiliyor. Üstelik itibarının zedelenmesi bir yana, toplum gözünde bir kahramana dönüşebiliyor. Maalesef ataerkil toplumlarda çokça yaygın bir şiddet yöntemi. “Onun o saatte orada ne işi varmış, o kadar açık giyinirsen olacağı o” ve benzeri cümleleri duyduğunuz anda, yapılacak en doğru şey sessiz kalmamak ve bu zihniyetle savaşmak.

Bazı zamanlarda bunun eşdeğeri ise kurbanın yakınlarına yönelik suçlamalar taşır: “Ailesi kızlarına sahip çıksaydı böyle olmazdı”, “bir anne kızını hiç mi merak etmez” minvalinde sözler, tam da bu suç kapsamına giriyor. Acılı bir aileye söylenecek en aşağılık cümlelerden olsa gerek.

İkili İlişkilerde Dijital Şiddet

Özellikle ilkili  ilişkilerde, çoğumuzun dengesi bir hayli bozuk. Her ne kadar teknoloji çağında da olsak, özellikle Y ve öncesi kuşaklar bu konuda biraz arada kaldı. Hayatımızın belli bir noktasından sonra teknolojiyle buluştuk.  O güne kadar manuel yürüttüğümüz ilişkiler bir anda dijital ortama aktarıldı. Çabuk ayak uydurduğumuzu düşünsek de, mental olarak bu hıza yetişemiyoruz.

Maalesef ilişkilerde yoğun şekilde karşılaşıyoruz bu şiddet türüne. Partnerinizin sosyal medyada kiminle arkadaş olacağına karışmak, mesajları, mailleri karıştırmak, hesap şifrelerini istemek… Hiç bu açıdan düşündünüz mü? Ya da sürekli birbirinizden konum istemeniz? Evet bu da bir tür baskı. Maalesef bir zamanlar çoğumuz bilmeden birbirimize bunları yaptık, ya da yapıyoruz.

Peki ya ısrarlı şekilde aranmak ya da mesaj almak? Artık telefonlar hepimizin bir uzantısı gibi. Nasıl ki kapımız her çalındığında müsait değilsek, ya da o an kapıyı açmak istemiyorsak, sosyal mecraları da kişisel alan gibi görmek, daha anlayışlı olmamızı sağlayacaktır.

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

İlgili Yazılar

Başka Yazı Yok

Giriş Yap